Friday, May 9, 2008

Tuesday, May 6, 2008

İstanbul ikilemi

Gözyaşları

Öyle gözüküyor ki, sevgi dünyada azalan bir kaynak.
“Mat 24:12 Kötülüklerin çoğalmasından ötürü birçoklarının sevgisi soğuyacak”

Bu ayette son günler yaklaştıkça kötülüklerin çoğalmasından ötürü birçoklarının sevgisinin soğuyacağını okuyoruz.
Bu kanunsuzluğun bir neticesidir.
Tanımsız sevgi var olamaz.
Kurban niteliğinde olan verme olmaksızın gerçek sevgi yoktur.
Bugün bir bencil bir dünyada yaşıyoruz.
Kimin ürettiği belli olmayan bir kültür.
İnsanlar gitgide daha da isim vermeden dünyayı etkileme imkânlarına sahip oluyorlar.
Dünyayı karıştırmak seçilmiş birkaç kişinin ayrıcalığı değil artık her bir insan bunu yapabilir.
Luka 7 de bir gurup erkek birlikte yemek yiyor. Ev sahibi Simon yemekte konuşulacak konuları var. Her şey bir kadının gözyaşlarıyla değişiyor.
O kadın İsa Mesih’in kim olduğunu farkına vararak orda oynanan dini tiyatroyu durduruyor.
Neden Simon’un gözleri yaşlı değildi.
Neden İsa Mesih’in ayaklarını yıkamak için su vermedi bile.
Öyle gözüküyor ki Simon, “hiçbir şey beni etkilemez” diyenlerdendi.
Simon’un çok parası ve etkisi vardı. Ama göz yaşları yoktu.
İsa Mesih’in ayakları dibinde ağlayan kadın ile Simon arasındaki ana fark neydi?
Kadın hatasının farkına varmıştı. Ama Simon hatasının farkına varmamıştı.
Hissi göz yaşları insan ile hayvan arasında ki yegane farklardan bir tanesi.
Gerçek insanlar ağlar ama hayvanlar ağlamaz.
Bizim merhamet şevkat gözyaşlarını satın alamayız.

Luk 19:41 İsa Yeruşalim'e yaklaşıp kenti görünce ağladı.
O’nun her şeyi bilenliğinde O her şeyi rasyonelist bir şekilde açıkça ifade edebilirdi. Fakat O ağlamayı seçti.


Kurtarıcımın gözyaşlarına sahip olduğuna bilmek benim en büyük tesellimdir.

Kendi bahçelerinden Greyfurtları ile Batum'dan Temuri

Monday, May 5, 2008

Bunun için ağlama

Biz hepimiz daha fazlasına katlanabiliriz.

Her ne zaman hayal kırıklığına uğrasak, bize karşı çıkılsa veya acı çeksek aslında bizler daha büyük problemlerin üstesinden gelmeye güçlendiriliyoruz.
Direnme eksersiz yapmanın en iyi araçlarından bir tanesidir.
Problemlerimizden şikâyet etmek yerine onlardan en iyi şekilde çıkmayı planlamalıyız.
İnsanları daha sıkı çalışmaya teşvik eden “Ağrısız kazanç olmaz” diye bir atasözü var.
Hatta bu atasözünde daha derin bir anlam var.
Kolay zaferler uzun zaman tatlarını korumaz.
Tanrı’nın planında problemlerin tadı vaatlerininkiyle aynıdır.
Luka 6:20-21 de İsa Mesih yoksulluk ağlayış ve açlık hakkında yaşamlarımız için bereket olarak bahsediyor
“Luka 6:20-21 İsa, gözlerini öğrencilerine çevirerek şöyle dedi: "Ne mutlu size, ey yoksullar! Çünkü Tanrı'nın Egemenliği sizindir.
Ne mutlu size, şimdi açlık çekenler! Çünkü doyurulacaksınız. Ne mutlu size, şimdi ağlayanlar! Çünkü güleceksiniz. “
Gelecek vaatler olmadan bu denenmeler bir ceza gibi olurdu.
Onlara onsuzluğu iliştirerek onları harika imkânlar haline dönüştürebiliriz.

Gelin yakınıp şikâyetçi olmak yerine dünyanın yaraları üzerine tuz atalım.
İyileşme süreci ağrılı olur.
Büyük zaferler büyük savaşlardan sonra gelir.