Saturday, May 26, 2007
Güvenmemek çok kolaydır.
İnsanlar hakkında iyi haberlere inanmaya nazaran onlar hakkındaki kötü haberlere inanmak aynı şekilde insanlardan iyilik beklemeye nazaran kötülük beklemek daha kolaydır. Değil mi?
Düşmüş Âdem, her bir insanin canında büyük harflerle yazılıdır. Eğer sahip olduğumuz bilginin kaynağı, Âdem in düşmüş doğası ise kimseye güvenemeyiz.
İsa Mesih, insanların hatalarından daha da öteye bakarak onların ihtiyaçlarını görür.
Bu standart bizim için çok mu yüksek? Çok mu idealist?
“ Sevginin ne olduğunu Mesih'in bizim için canını vermesinden anlıyoruz. Bizim de kardeşlerimiz için canımızı vermemiz gerekir.” (1.Yuhanna 3:16)
Ben yaşamın başkaları için serilmesinin entelektüel bir mücadele olduğunu düşünmüyorum. Bu insanları, Tanrının onları gördüğü şekil de görmek için ruhani bir çağırıştır.
Bu etrafımızdaki insanların, bizi ne şekil de görmesini istediğimiz değil mi zaten?
İmanlıyla, imanlı olmayan arasındaki esas farklardan birisi budur.
İmanlı, insanları Âdem in düşmüş doğasında ve onun ortaya koyduklarında görmemelidir.
Bizler bütün insanlar hakkında en iyiyi düşünmeye, onlar hakkında iyiye inanmaya ve hatta onların hataları bizi incitse de gene de onları Âdem in düşmüş doğasın de değil, İsa Mesih’te sahip olduğumuz yeni doğada görmeye çağrıldık. (1.Korintliler 9:19)
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment