Tuesday, January 12, 2010

yanıtlar

Yanıtlar, onlar önemli mi?
Kişisel problemlerimizin zorluklarımızın bizi bunaltığı ve hatalarımızın gündelik yaşamımızda bizi sıkıştırdığı zamanlarda pes ettim demek çok kolaydır.
İnsanlar yanıtsız yaşamaya alıştılar.
Agnosticism (bilinemezcilik), yanıtların bulunamaz olduğunu iddia etmektir.
Aslında bu Tanrı’ya güvenmeme ve inanmama konusunda insanın bir başka bahanesidir.
İnsan Tanrıya karşı olan itaatsizliğini aklamak ister.
Hıristiyanlık sorulardan korkmaz
Tanrı kendisine inananları kendisini tanımaları ve daha da tanımaları için teşvik eder.
Sorular sormak canlı dinamik imanın açık bir işaretidir.
Duada Tanrıdan isteriz ve yanıtlar ararız.
Yeşaya 65:24’te Yeşaya,Tanrının biz daha O’na yakarmadan bizi yanıtlayacağı zamanların geleceğini söylüyor.
Bu zamanlar henüz gelmedi.
Evet, Tanrı bizim neye ihtiyacımız olduğunu ve ne istediğimizi hatta biz dua etmeden önce biliyor.
Bununla birlikte Tanrı bizi gündelik olarak kendisi ile paydaşlığa,arkadaşlığa çağırıyor.
Dualarda yanıtlar alırız.
Duanın amacı Tanrıya bizim isteklerimizi yaptırmak değildir.
Duanın amacı Tanrıyı tanımaktır.
Yaşamınızın değişmesine hazır değilseniz, dua etmeyin.
Çelişkili, iki yüzlü yaşam tarzında devam ederek yaşayan Tanrı’ya dua edemeyiz.
Yeşaya 59:1-2
Dua tek yönlü bir sokak değildir.
Dua yeryüzündeki olabilicek en kötü trafik sıkışıklığının ortasında göklerden gelen bir yönlendirmedir,ışıktır.

No comments: