Wednesday, November 18, 2009

Tuesday, November 17, 2009

Elina kemanı ile Kahirelilerin yüreğine dokunuyor.

Finlandiya'nın Mısır Büyük Elçisi Sanat Sergisini Kahire'de açıyor.



Kahire'de Sanat Sergisinin Açılışında





Kahire'de Kasım

eve özlem, 17-24 Kasım, Kahire

Aileden, arkadaşlardan,
tanıdık lezzet ve kokulardan uzak
başka bir ülkede olmak,
eve özlem duymak.
Hepimiz böyle durumlarda olduk.
Böyle durumlar insanın canında
derin bir yanlızlık duygusu ve mutsuzluktur.
Hatta hayatlarında hiç kendi köylerinden dışarı çıkmamış
insanlar bile bu duyguyu tatmıştır.
Ben bunu çok etkileyici bulurum.
Dünya, insanın beğenebileceği ve elde etmek için
peşine düşebileceği bir çok,
görmek, öğrenmek, satın almak gibi imkanlarla dolu.
Dünya ne kadar güzel ve imkanlarla dolu olursa olsun insanı tatmin etmez.
Çünkü insan dünyaya ait değil.
İnsan sonsuzluk için yaratıldı.
Bunun için yeryüzündeki şeyler insanı tam olarak tatmin etmez.
O cenneti ister.Kayıp cenneti özler.
Kutsallığa özlem duyar.
Bu resimler, resimlerin arkasındaki resimlere benim kişisel dokunma girişimimdir.
İnsanın Tanrıya olan, görünmez ve sonsuz özlemini gösterme mücadelesidir.
Başarılı olup olamadığım ileride belli olabilir.

Monday, November 16, 2009

Kahire'de alışveriş merkezi.

Lütfen bizi dualarınızla sarın!

Üç günlük Kahire müjdeciliğine hazırlanıyoruz.
Lütfen bizi dualarınızla sarın.
17 Kasım Salı saat 19:00 Sanat Sergisinin açılış resepsiyonu.
18 Kasım Çarşamba 20:00 Elina’nın konseri
19 Kasım Perşembe 19:00 Kutsal Kitap toplantısı
Cuma ve Pazar takım Mısır’da seyahatte olacak.

Wednesday, November 4, 2009

Kahire'de kilise bahçesinde oturan Sudan'lı çocuklar

Kahire




Kahire



çarmıh meselesi

Adaletin dayanağı asla tarafsızlık olamaz.
Adalet gerçeğe sıkıça bağlanılmış olmalıdır.
İnsanların umuma açık yerlerdeki dini ifadelerden kurtulmaya çalışmaları, aldanmak ve diğerlerinide aldatmakdır.
Bu bilinçsizliğe doğru tehlikeli bir yöneliştir.
“Tarafsızlık” gerçeğin en yüksek formasıymış gibi yüceltildiğinde, insanlar son gerçek insancıllık hissinide kaybeder. Bu insanı er yada geç çıkar çatışmasına yönlendirir.
İstekler, arzular kişiden kişiye değişir. İnsanlar değişik şeyler ister.
istediğin şeye sahip olamassan, istediğimiz şeye sahip olma arzususundan dolayı sadece iki seceneğimiz kalır. Ya başkalarıyla çatışmak ya da hepbirlikte mutavizice intihar etmek.
Tarafsızlık dürüstlükle birlikte işlemez. Eğer herkesi hoşnut etmeye çalışırsanız, hiçkimseyi hoşnut edemessiniz.
Bunların hepsi bize Gerçek’in yeganeliğini gösterir.
Gerçek insan tarafından değiştirililemez ya da kontrol edilemez.
Dün değil evvelsi gün Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, İtalyan Hükümet’inin bütün kamu okullarında odalardan Çarmıh şekillerinin kaldırmasına hükmetti.
Buna sebeb, Kuzey İtalya’da Padova’nın dışında yerleşen bir küçük köyde bir Fin öğrencinin dini duygulalarının rencide edilmesi gösterildi.
Bir gazetenin işaret ettiği gibi;
“Davanın, halkının bayrağı beyaz zemine mavi Çarmıh’tan oluşan bir Fin’li tarafından açılması kaydadeğer bir ironidir.”
Emininki şimdi sırada bayraklar var.
Sonra sıra takı eşşalarının üzerine şekillendirilmiş çarmıhlara gelecek.
Daha sonra bir şekilde sokaklardaki Çarmıh şekillerine sıra gelecek.
İnsanın Tanrı’nın Sevgi’sine karşı isyanında sınır yok.

Biz ise övünmeye devam edeceğiz.

“Rabbimiz İsa Mesih'in çarmıhından başka bir şeyle asla övünmem. O'nun çarmıhı aracılığıyla dünya benim için ölüdür, ben de dünya için.” Galatyalılar 6:14

Tuesday, November 3, 2009

resim atölyemi arkadaşların ziyareti

çetin iş

Bölünmüş bir yürekle Tanrı’yı takip edemeyiz . Yuhanna 10:27
Bölünmüş bir yürekle sevemeyiz. Çıkış.20:5
Bölünmüş bir yürekle hizmet edemeyiz. Luka 16:13
Fakat ne yazıkki bölünmüş bir yürekle Hıristiyan olabilir, kiliseye gidebilir ve bölünmüş bir yürekle ilahiler söyleyebiliriz.
Öyle gözükürki hiç kimse bilmez.
Tanrı herşeyi bilir ama yüreklerimizi kontrol altında tutmaz.
Bizler yüreklerimizi korumaya çağrıldık.
O, çok çetin işi bize bıraktı.
Süleyman Tanrı’dan herşeyi ve dahada fazlasını aldı.
Tanrı, Süleyman’a güç ve zenginlik verdi. Fakat Tanrı, O’nun yüreğini kontrol altında tutmadı.
Yüreğinin bölünmesine sebeb olan o küçük tavizi verene kadar herşey iyi gidiyordu.
Süleyman’ın, Tanrı’nın yabancı kadınlarla evlenme nasihatını tutmaması, evine putları getirdi.
Onlar sadece masum dekorasyonlardı. Fakat Tanrı adamını aldatmaya ve yüreğini bölmeye yeterli güçteydiler.
Bölünmüş yürekli bir kıraldan ona geriye kalan bölünmüş bir kırallıktı.
Bölünmüş yürek başlangıçta idare edilebilir gibi gözükür. Fakat yolun ilerisinde insanı acımasızca içerden yıkar.

“Her şeyden önce de yüreğini koru, Çünkü yaşam ondan kaynaklanır.” Süleyman’ın Özdeyişleri 4:23

Monday, November 2, 2009

palmiyeleri seviyorum!

azizler

Dün Azizler Günüydü (Azizler Yortusu veya Kutsallar Günü). Azizler gününden bir sonraki gün bugün ne olabilirdi? Bu Mesihin gelişi, O’na iman etmişleri yanına alacağı gün olabilirdi. O gün geldiğinde artık azizliğe,kutsallığa gerek kalmayacak.
Azizlik,kutsallık bugün gereklimi?

Geçen gün Kahire’de bişop Mouneer’dan çok güzel bir vaaz dinledim.
Katoliklerin ve Angelikanların azizliğe,kutsallığa bakış farklığından bahsetti.
O işaret ettiki:
Katolik geleneğine göre azizlik, iyi amellerle, mucize göstermekle yada bazı diğer iyi özelliklerle kazanılması gereken birşey.
Angelikankanlara göre azizlik, tanıklar topluluğu imanda kardeş ve bacılarımız.

O’nun“kabul etmekle azizlik” düşüncesi beni teşvik etti.
Mezmurlar 24:3 de kutsallık, hakkında bir soru var.
“RAB'bin dağına kim çıkabilir, Kutsal yerinde kim durabilir?
Elleri pak, yüreği temiz olan, Gönlünü putlara kaptırmayan, Yalan yere ant içmeyen.”

Ellerimiz O’nu kabul etmemizle yıkandı.
Biz O’nun lutüfu ile azizleriz.
Bu bizim kutsal olma isteğimizi azaltmaz.
Mouneer’in mesajini düşünürken Mesih’in tamamladığı işte teşvik aldım,cesaretlendim.
Kendi cabalarımızdan, işlerimizden dolayı aziz değiliz. Ama Tanrı bizi azizlediği için, Tanrı’nın Mesih ile tamamladığı iş sayesinde azizler olduğumuz için caba gösteriyoruz ve işliyoruz.
“Ne ekersen onu biçersin” bu meyve vermenin yegane prensibidir.
Bunda hile yapamassın ne ektinse biçeceğin odur.
Mesih ile diriliş yaşamı, yaşamdaki tüm teorilerden, prensiplerden, gerçeklerden daha güçlü bir gerçekliktir.
Bizler için bunu kabul etmek diğer insanlar ile ilişki kurmaktan daha zor değil.
Birbirimizi azizler olarak kabul etmek çok iman ister.
Mouneer bu konuyu dahada açmak için bir hikaye anlattı.
Bir manastırda beş yaşlı rahibe vardı. Rahibeler manastırın geleceği hakkında endişeleniyordu. Çünkü rahibe olmak ve onların topluluğuna katılmak isteyen hiç yeni aday yoktu.
Hergün bu mesele hakkında tartışıyorlardı.
Ensonunda yaşlı bir bilgenin tavsiyesini almaya gittiler.
Yaşlı bilge adam sadece “Sizden biri Mesih” dedi.
Bu herşeyi değiştirdi.
Onların birbirleriyle olan ilişkileri bir birlerini etkilyen, etkileşimli kutsallığa dönüştü .
Hikayenin sonunu bilmiyoruz. Belki hepsi manastırı terk etti ve insanlara hizmet etmeye başladı.
Bizler arkadaşlarımızda,hayat arkadaşlarımızda, çocuklarda, Türklerde,Yahudilerde, Mısırlılarda, Azerilerde, Macarlarda, Amerikalılarda, Ruslarda , İsveçlilerde, Finlilerde kısacası insanlarda Mesih’i görmeye çağrıldık.
Koleseliler 1:27 “Mesih içinizdedir. Bu da size yüceliğe kavuşma umudunu veriyor.”

Sunday, November 1, 2009

Kahire'ye dönüş

Son değil, başlangıç

Bizim günlük seçimimiz, günaha ölü fakat Tanrı’ya canlı olmak.
Gelecek seçimlerimizin ve sorumluluklarımızın hepsi hakkında düşündüğümüzde bu bunaltıcıdır.
Yarın için endişelenmeme konusunda İsa Mesih öğrencilerini cesaretlendirerek onları bu durum için hazırladığını düşünüyorum.
"O halde yarın için kaygılanmayın. Yarının kaygısı yarının olsun. Her günün derdi kendine yeter." Matta 6:34
Seçimler kalplerde yapılır.
Ayaklarımız kalplerimizin izni olmadan yürümez.
Romalılar 7. Bölümde Pavlus, eski ve yeni insan arasındaki değişmez ikileme işaret ediyor.
Yeni insanın, iyi seçim yapma konusunda eğitilmeye ve cesaretlendirilmeye ihtiyacı var.
Aksi halde karar verme konusunda yeni doğmuş bebek seviyesinde kalır.
Bazı yaşam koruma prensipleri bizim Hıristiyan yaşamımızda kolayca “zil sesi” haline gelebilir.
Ses çıkarır ama bir anlam ifade etmez.
“İsa Mesih ile Çarmıh’a gerildim” ifadesi sonunda tam olarak bir sona sahip değil aslında bu cümlenin sonunda iki nokta üst üste var.
Yani sonu olmasına rağmen, asılında dahada harika şeylerin başlangıcı.
Bizim Hıristiyan yaşamımız nokta ile sonlansaydı, bir beklenti ve iman olmazdı.
“O, benim için çarmıha gerildi” bu güzeldir. Ama bu “Benim de O’nunla çarmıha gerildiğimi” anladığımda daha da güzelleşir Galatyalılar 2:20
İki nokta üst üsteden sonra yaşamlarımız seçimlerle dolu.
Aslında bütün bu seçimler İsa Mesih’i dahada tanımak için yeni imkanlar.
“Sevgili kardeşlerim, daha şimdiden Tanrı'nın çocuklarıyız, ama ne olacağımız henüz bize gösterilmedi. Ne var ki, Mesih göründüğü zaman O'na benzer olacağımızı biliyoruz. Çünkü O'nu olduğu gibi göreceğiz.” 1.Yuhanna 3:2

Kahire