Monday, December 31, 2007
Kırgızistan’dan
Değerli arkadaşlar.
Dünyanın her yerinden bizlere sevgi ve teşvik sözleriyle dolu mektuplar gönderdiğiniz için teşekkür ederim. Greater Grace World Outreach gibi bir bedenin içinde sizinle aynı yerde olmak ve sizinle tamamlanmış işin sularında yüzmek bizim için çok büyük bir şeref.
Kırgızistan’da kilisemizde hayatın nasıl gittiği hakkında sizinle paylaşmak istiyorum.
Bu sonbahar eylül ayında oldukça meşguldük özellikle Kutsal Kitap Okulunda.
Baltimor’dan aldığımız ABD (Kutsal Kitap Öğretileri Uygulamaları ) dersinden çok büyük bereket aldık. Bu ders tercüme grubu ve Bişkek’te ki kilisemiz için daima büyük bir ruhani besin. Tercüme etmek çok zaman alıyor. Ama sonsuz hazineyi elde etmek ve bunun bizi Tanrı’nın sözünde büyütmesi buna değer.
Bu dönem Baltimore 2006 Sonbahar sömestrinden Kutsal Kitap’ın Koleselilere Mektup bölümünü konu alan ABD (Kutsal Kitap Öğretileri Uygulamaları ) derslerini tercüme ettik. Eğer bu derslerin Rusça tercümesine ihtiyacı olan varsa paylaşmaya hazırız. Sadece bize bir istek e-maili göndermeniz yeterli istek e-mailinizi aldıktan sonra biz size e-maille dersin Rusça tercümesini göndereceğiz. Lütfen bizim tercüme grubumuz için dua edin özellikle Kırgız dilinde tercümanların kilisemizde yetişmesi ve onların Tanrı Söz’ünde büyümeleri için.
Eylül ayında Pazar toplantılarımızı yeni bir yere taşıdık. Gecen aralık ayından bu yana Pazar toplantılarımız için güzel ve büyük bir yer bulmak bizim için büyük mücadele verdik. Şimdi Tanrı’nın Lütuf’u ile 220 sandalyeli bir yerimiz var. Bizim yer ihtiyacımız için bizimle birlikte dua ettiğiniz için hepinize teşekkür ediyorum. Tanrının yeni yerimizdeki bu sandalyeleri doldurması için lütfen duada devam edin. Bu arada yeni yerimiz Beyaz Saray’a yakın. Yönetenlerimizin yeni yerimize gelip Mesih’in Müjde’sini duymaları ve Mesih’e gelmeleri için lütfen dua edin.
Kasım ayında bizim için en önemli zaman İstanbul’daki konferanstı. Konferansın adı “ Doğu Batı buluşuyor”. Bu yıl konferansa Bişkek’ten bir grupla katıldık. Pastor Matti ve İstanbul’da ki takımla birlikte vakit geçirmek bizim için çok sevinçliydi. Pastor Matti ve Pastor Chris den harika vaazlar dinledik. Özellikle Pastor Chris Moore’un bir vaazı çok hoşuma gitti. Sizinle bu vaazdan bir düşünce paylaşmak istiyorum. “Bizim hepimizin doğal olarak fark yaratabileceğimiz değişiklik yapabileceğimiz bir etki alanımız var ama Tanrı bu alanın dışında da fark yaratır ve güce sahiptir. Çoğu zaman bizler beklentilerimiz ve umutlarımızı kendi benliğimize bağlayarak kendi merkezli yaşıyoruz. Fakat bizlere İsa Mesih’e iman verilmiş. Umutlarımızı Mesih’e bağlama gücümüz var. Böylelikle Rab’in yüce işini ve yollarını yaşamlarımızda görebiliriz. (Mezmurlar 103:7)”.
Aralık ayının başlarında Kilisemizin kayıt işlemlerine başladık. Pastor Edward’a kilisemizin kayıt işlemleri için gerekli olan bina taslağı hazırlanışında ki yardımları için çok minnettarız.
Şimdi yerel bir mimarla bu taslaklar üzerinde çalışarak bir proje hazırlama üzerinde çalışıyoruz. Bu uzun bir süreç 4 – 6 ay sürebilir. Lütfen bütün bu proje hazırlama detaylarında Tanrı’nın bizlere bilgelik vermesi, gerekli finansın sağlanması ve diğer ihtiyaçlar için dua edin.
Yeni telefon numaraları aldık. Yeni telefon numaralarımız: 996312683259 ve 996312683198.
En büyük arzularımızdan bir tanesi de sizi Bişkek’te görmek. Pastor Christian Moore ile Kış Konferansımız olacak. Sizleri 15–20 Ocak tarihleri arası Kış Konferansımız için Bişkek’e bekliyoruz.
Her zaman Kırgızistan’a davetlisiniz.
İsa Mesih’in yüce ismiyle sizi selamlıyorum.
Pastor Emil Osmonaliev ve Kırgızistan Bişkek’te ki Takım
Dünyanın her yerinden bizlere sevgi ve teşvik sözleriyle dolu mektuplar gönderdiğiniz için teşekkür ederim. Greater Grace World Outreach gibi bir bedenin içinde sizinle aynı yerde olmak ve sizinle tamamlanmış işin sularında yüzmek bizim için çok büyük bir şeref.
Kırgızistan’da kilisemizde hayatın nasıl gittiği hakkında sizinle paylaşmak istiyorum.
Bu sonbahar eylül ayında oldukça meşguldük özellikle Kutsal Kitap Okulunda.
Baltimor’dan aldığımız ABD (Kutsal Kitap Öğretileri Uygulamaları ) dersinden çok büyük bereket aldık. Bu ders tercüme grubu ve Bişkek’te ki kilisemiz için daima büyük bir ruhani besin. Tercüme etmek çok zaman alıyor. Ama sonsuz hazineyi elde etmek ve bunun bizi Tanrı’nın sözünde büyütmesi buna değer.
Bu dönem Baltimore 2006 Sonbahar sömestrinden Kutsal Kitap’ın Koleselilere Mektup bölümünü konu alan ABD (Kutsal Kitap Öğretileri Uygulamaları ) derslerini tercüme ettik. Eğer bu derslerin Rusça tercümesine ihtiyacı olan varsa paylaşmaya hazırız. Sadece bize bir istek e-maili göndermeniz yeterli istek e-mailinizi aldıktan sonra biz size e-maille dersin Rusça tercümesini göndereceğiz. Lütfen bizim tercüme grubumuz için dua edin özellikle Kırgız dilinde tercümanların kilisemizde yetişmesi ve onların Tanrı Söz’ünde büyümeleri için.
Eylül ayında Pazar toplantılarımızı yeni bir yere taşıdık. Gecen aralık ayından bu yana Pazar toplantılarımız için güzel ve büyük bir yer bulmak bizim için büyük mücadele verdik. Şimdi Tanrı’nın Lütuf’u ile 220 sandalyeli bir yerimiz var. Bizim yer ihtiyacımız için bizimle birlikte dua ettiğiniz için hepinize teşekkür ediyorum. Tanrının yeni yerimizdeki bu sandalyeleri doldurması için lütfen duada devam edin. Bu arada yeni yerimiz Beyaz Saray’a yakın. Yönetenlerimizin yeni yerimize gelip Mesih’in Müjde’sini duymaları ve Mesih’e gelmeleri için lütfen dua edin.
Kasım ayında bizim için en önemli zaman İstanbul’daki konferanstı. Konferansın adı “ Doğu Batı buluşuyor”. Bu yıl konferansa Bişkek’ten bir grupla katıldık. Pastor Matti ve İstanbul’da ki takımla birlikte vakit geçirmek bizim için çok sevinçliydi. Pastor Matti ve Pastor Chris den harika vaazlar dinledik. Özellikle Pastor Chris Moore’un bir vaazı çok hoşuma gitti. Sizinle bu vaazdan bir düşünce paylaşmak istiyorum. “Bizim hepimizin doğal olarak fark yaratabileceğimiz değişiklik yapabileceğimiz bir etki alanımız var ama Tanrı bu alanın dışında da fark yaratır ve güce sahiptir. Çoğu zaman bizler beklentilerimiz ve umutlarımızı kendi benliğimize bağlayarak kendi merkezli yaşıyoruz. Fakat bizlere İsa Mesih’e iman verilmiş. Umutlarımızı Mesih’e bağlama gücümüz var. Böylelikle Rab’in yüce işini ve yollarını yaşamlarımızda görebiliriz. (Mezmurlar 103:7)”.
Aralık ayının başlarında Kilisemizin kayıt işlemlerine başladık. Pastor Edward’a kilisemizin kayıt işlemleri için gerekli olan bina taslağı hazırlanışında ki yardımları için çok minnettarız.
Şimdi yerel bir mimarla bu taslaklar üzerinde çalışarak bir proje hazırlama üzerinde çalışıyoruz. Bu uzun bir süreç 4 – 6 ay sürebilir. Lütfen bütün bu proje hazırlama detaylarında Tanrı’nın bizlere bilgelik vermesi, gerekli finansın sağlanması ve diğer ihtiyaçlar için dua edin.
Yeni telefon numaraları aldık. Yeni telefon numaralarımız: 996312683259 ve 996312683198.
En büyük arzularımızdan bir tanesi de sizi Bişkek’te görmek. Pastor Christian Moore ile Kış Konferansımız olacak. Sizleri 15–20 Ocak tarihleri arası Kış Konferansımız için Bişkek’e bekliyoruz.
Her zaman Kırgızistan’a davetlisiniz.
İsa Mesih’in yüce ismiyle sizi selamlıyorum.
Pastor Emil Osmonaliev ve Kırgızistan Bişkek’te ki Takım
Sunday, December 30, 2007
korku yok
“Sevgide korku yoktur...” 1. Yuhanna 4:18
Reddedilme korkusu yok çünkü bu sevgi bizi sonsuza dek güvence altına alır.
Gelecek korkusu yok. Hiçbir şey bizi bu sevgiden ayıramaz.
Hiçbir şey!
Düşman korkusu yok. Göksel Babamızın izni olmadan başımızdan bir tek saç teli dahi düşmeyecek.
İsa Mesih kurban pazarında satılan en ucuz hayvanlar olan serçelerden bahsetti. Matta 10:29 Ama Babanız'ın izni olmadan bunlardan bir teki bile yere düşmez.
O, ölümden bahsediyor.
Serçe yere düştüğü zaman son uçuşudur. Bu onun sonudur.
Onun uçuş çizelgesi Tanrı tarafından gözlemleniyor.
Korku Türkiye de insanların kiliseye gelmemelerinin genel sebeplerinden biridir.
Medyanın sürekli Hıristiyanlığa ve misyonerliğe karşı propagandası insanların özgürce gerçeği aramalarını zorlaştırıyor.
Korkuyla başa çıkmanın yollarından bir tanesi de gerçek ismini saklamak.
Eğer kimse senin neye inandığını bilmezse o zaman kimse seni kafaya takmaz.
Eminim ki İsa Mesih’i seven ve gizlice Ona tapınan binlerle hatta onbinlerle imanlı var.
Mesih kesinlikle onların gizli sevgisini hor görmez.
O, gizlice kendisini takip eden Nikodim’i ve Aramatyalı Yusuf’u kabul etti.
Hatta imanımızı herkese açıklamak konusunda güçlü şekilde cesaretlendirilmemize rağmen bu bizim kurtuluşumuz için bir şart değil.
İmanımızı herkese açıklayarak değil hepimiz Lütufla kurtulduk. Efesliler 2:8
Romalılar 10:10 da iman bizi açıklamaya yönlendirir.
İmanımızı ağzımızla açıklamak kurtuluşumuz için bir şart değildir.
Tanrı’nın sevgisi bizler için çok gerçek olsun ve yüreklerimizden korkuyu silip atsın.
Sevgimiz bütün korkulardan daha güçlü olsun
Reddedilme korkusu yok çünkü bu sevgi bizi sonsuza dek güvence altına alır.
Gelecek korkusu yok. Hiçbir şey bizi bu sevgiden ayıramaz.
Hiçbir şey!
Düşman korkusu yok. Göksel Babamızın izni olmadan başımızdan bir tek saç teli dahi düşmeyecek.
İsa Mesih kurban pazarında satılan en ucuz hayvanlar olan serçelerden bahsetti. Matta 10:29 Ama Babanız'ın izni olmadan bunlardan bir teki bile yere düşmez.
O, ölümden bahsediyor.
Serçe yere düştüğü zaman son uçuşudur. Bu onun sonudur.
Onun uçuş çizelgesi Tanrı tarafından gözlemleniyor.
Korku Türkiye de insanların kiliseye gelmemelerinin genel sebeplerinden biridir.
Medyanın sürekli Hıristiyanlığa ve misyonerliğe karşı propagandası insanların özgürce gerçeği aramalarını zorlaştırıyor.
Korkuyla başa çıkmanın yollarından bir tanesi de gerçek ismini saklamak.
Eğer kimse senin neye inandığını bilmezse o zaman kimse seni kafaya takmaz.
Eminim ki İsa Mesih’i seven ve gizlice Ona tapınan binlerle hatta onbinlerle imanlı var.
Mesih kesinlikle onların gizli sevgisini hor görmez.
O, gizlice kendisini takip eden Nikodim’i ve Aramatyalı Yusuf’u kabul etti.
Hatta imanımızı herkese açıklamak konusunda güçlü şekilde cesaretlendirilmemize rağmen bu bizim kurtuluşumuz için bir şart değil.
İmanımızı herkese açıklayarak değil hepimiz Lütufla kurtulduk. Efesliler 2:8
Romalılar 10:10 da iman bizi açıklamaya yönlendirir.
İmanımızı ağzımızla açıklamak kurtuluşumuz için bir şart değildir.
Tanrı’nın sevgisi bizler için çok gerçek olsun ve yüreklerimizden korkuyu silip atsın.
Sevgimiz bütün korkulardan daha güçlü olsun
Tuesday, December 25, 2007
Noel
Fakirin her zamankinden daha fakir ve yalnızın her zamankinden daha yalnız hissettiği bir sezondur. İnsan yüreğinin tüm düşüncelerinin son derecede iştirak ettiği bir zaman gibi gözükür.
İnsanın var oluş çelişkisinin büyük sırrı, insanlara daha da büyük bir kafa karışıklığı ile saldırıyor.
Noel’i son yirmi yıldır ülkemden çok uzaklarda Noel’in günlük yaşamda pekte bilinmediği ülkelerde kutluyorum.
Bu yerlerin birçoğunda, parayla yapılmış sahte noel gelmeden önce, eski moda lekelenmemiş Noel’i takdim etmenin benim için kutsal bir vazife olduğunu hissettim.
Azerbaycan Bakü de ilk defa Noel ilahilerini Azeri diline çevirdik. İlk Noel müzikalimizin ismi Beytlehem di.
Özbekistan Semerkant’ta Manna adındaki toplantı yerimizin zeminini samanla kaplayıp gücümüz tükeninceye, sesimiz kısılıncaya dek Noel ilahileri okuduk.
En sonunda bu sene İstanbul’da, İtalyan dilinde ilk Noel ilahimi öğrendim “Tu scendi dalle stelle…”. Çok eğlenceliydi.
Mutlu anılar, kıymetli gerçekler. Bu bizim kutlamamız.
İlk Noel’in nasıl olduğunu sadece hayal edebiliriz. Muhtemelen çoğunlukla tasvir edildiği gibi romantik bir tablo değildi. Eminim ki İsa’nın doğuşunu anlatan tüm sahnelerden, filmlerden çok daha dramatik bir sahneydi.
O gece gerçek bir geceydi. Gerçek bir ahır, gerçek hayvanlar ve gerçek engeller.
Noel sezonu İsa Mesih'in, dindar insanların gerçeklerden kaçmak için uydurduğu hiçbir zaman var olmamış bir peri masalı olmadığını diğerleriyle birlikte kendimize hatırlatmak için iyi bir zamandır.
Yıllarımızı O'nun doğumundan itibaren sayıyoruz. Merak ediyorum O’nun yüzünü görene kadar acaba kaç tane daha yıl sayıcaz.
İnsanın var oluş çelişkisinin büyük sırrı, insanlara daha da büyük bir kafa karışıklığı ile saldırıyor.
Noel’i son yirmi yıldır ülkemden çok uzaklarda Noel’in günlük yaşamda pekte bilinmediği ülkelerde kutluyorum.
Bu yerlerin birçoğunda, parayla yapılmış sahte noel gelmeden önce, eski moda lekelenmemiş Noel’i takdim etmenin benim için kutsal bir vazife olduğunu hissettim.
Azerbaycan Bakü de ilk defa Noel ilahilerini Azeri diline çevirdik. İlk Noel müzikalimizin ismi Beytlehem di.
Özbekistan Semerkant’ta Manna adındaki toplantı yerimizin zeminini samanla kaplayıp gücümüz tükeninceye, sesimiz kısılıncaya dek Noel ilahileri okuduk.
En sonunda bu sene İstanbul’da, İtalyan dilinde ilk Noel ilahimi öğrendim “Tu scendi dalle stelle…”. Çok eğlenceliydi.
Mutlu anılar, kıymetli gerçekler. Bu bizim kutlamamız.
İlk Noel’in nasıl olduğunu sadece hayal edebiliriz. Muhtemelen çoğunlukla tasvir edildiği gibi romantik bir tablo değildi. Eminim ki İsa’nın doğuşunu anlatan tüm sahnelerden, filmlerden çok daha dramatik bir sahneydi.
O gece gerçek bir geceydi. Gerçek bir ahır, gerçek hayvanlar ve gerçek engeller.
Noel sezonu İsa Mesih'in, dindar insanların gerçeklerden kaçmak için uydurduğu hiçbir zaman var olmamış bir peri masalı olmadığını diğerleriyle birlikte kendimize hatırlatmak için iyi bir zamandır.
Yıllarımızı O'nun doğumundan itibaren sayıyoruz. Merak ediyorum O’nun yüzünü görene kadar acaba kaç tane daha yıl sayıcaz.
Sunday, December 23, 2007
Friday, December 21, 2007
Elverişlilik
Bütün kaplar aynı değil.
“Büyük bir evde yalnız altın ve gümüş kaplar bulunmaz;
tahta ve toprak kaplar da vardır.
Kimi onurlu, kimi bayağı iş için kullanılır.” 2. Timoteus 2:20
Tanrı’nın Lütuf’una bağımlılıkta hepimiz eşitiz fakat yeteneklerimizde ve etki alanlarımızda eşit değiliz.
Eğer hepimizin aynı olduğuna inanırsak en sonun da geleceğimiz nokta bir çeşit tuhaf dini sosyalizmdir.
Kutsal Kitap açıkça söylüyor ki
Bazıları daha güçlüdür.
“İmanı güçlü olan bizler, kendimizi hoşnut etmeye değil,
güçsüzlerin zayıflıklarını yüklenmeye borçluyuz.” Romalılar 15:1
Bazıları daha bilgedir.
“O, Ezrahlı Etan, Mahol'un oğulları Heman,
Kalkol ve Darda dahil herkesten daha bilgeydi.
Ünü çevredeki bütün uluslara yayılmıştı.” 1. Krallar 4:31
Bazıları daha ruhanidir.
“Kardeşler, eğer biri suç işlerken yakalanırsa,
ruhsal olan sizler, böyle birini yumuşak ruhla yola getirin.
Siz de ayartılmamak için kendinizi kollayın.” Galatyalılar 6:1
Bu Tanrı’nın Lütuf’u iledir.
Bu karşılaştırmada hiç kimse kendi kendine pay çıkaramaz.
Tanrının Lütuf’u olmadan insan bir hiçtir.
Ama insan, Tanrı’nın Lütuf’una karşılık vermez ise Lütuf asla gerçekleşmeyecek.
Tanrı’nın bizden istediği tek şey O’nun tarafından kullanılmaya elverişli olmak.
Tanrı güçlü ve yetenekli insanlar aramıyor. O, elverişli olanları arıyor.
Elçilerin İşleri 3. bölümde kör adam mucizevî şekilde iyileştirildiğinde
Petrus bu iyileşmenin kaynağının ne olduğu konusunda emindi.
Elçilerin İşleri 3:14 de bunun kendi gücüyle ya da yeteneğiyle veya ilahiliği ile olmadığını açıkça ifade etti
O elverişliydi. Sadece kendini Tanrı için elverişli kıldı.
Kendimizi diğerleriyle karşılaştırmama konusunda cesaretlendirildik.
Kendimizi başkalarıyla mukayese etmek bilgece değil.
Eğer yaşamımda elverişliliğimde başkalarına göre üstünsem bu bütün diğerlerinin yararınadır.
Mesih’in Beden’i bizim inandığımızda çok daha iyi işler.
Mesih’in Beden’inde daha güçlüyü daha bilgeyi ya da daha ruhani birini görmek her zaman cesaret vericidir. Çünkü bu bizim iyiliğimiz içindir.
“Büyük bir evde yalnız altın ve gümüş kaplar bulunmaz;
tahta ve toprak kaplar da vardır.
Kimi onurlu, kimi bayağı iş için kullanılır.” 2. Timoteus 2:20
Tanrı’nın Lütuf’una bağımlılıkta hepimiz eşitiz fakat yeteneklerimizde ve etki alanlarımızda eşit değiliz.
Eğer hepimizin aynı olduğuna inanırsak en sonun da geleceğimiz nokta bir çeşit tuhaf dini sosyalizmdir.
Kutsal Kitap açıkça söylüyor ki
Bazıları daha güçlüdür.
“İmanı güçlü olan bizler, kendimizi hoşnut etmeye değil,
güçsüzlerin zayıflıklarını yüklenmeye borçluyuz.” Romalılar 15:1
Bazıları daha bilgedir.
“O, Ezrahlı Etan, Mahol'un oğulları Heman,
Kalkol ve Darda dahil herkesten daha bilgeydi.
Ünü çevredeki bütün uluslara yayılmıştı.” 1. Krallar 4:31
Bazıları daha ruhanidir.
“Kardeşler, eğer biri suç işlerken yakalanırsa,
ruhsal olan sizler, böyle birini yumuşak ruhla yola getirin.
Siz de ayartılmamak için kendinizi kollayın.” Galatyalılar 6:1
Bu Tanrı’nın Lütuf’u iledir.
Bu karşılaştırmada hiç kimse kendi kendine pay çıkaramaz.
Tanrının Lütuf’u olmadan insan bir hiçtir.
Ama insan, Tanrı’nın Lütuf’una karşılık vermez ise Lütuf asla gerçekleşmeyecek.
Tanrı’nın bizden istediği tek şey O’nun tarafından kullanılmaya elverişli olmak.
Tanrı güçlü ve yetenekli insanlar aramıyor. O, elverişli olanları arıyor.
Elçilerin İşleri 3. bölümde kör adam mucizevî şekilde iyileştirildiğinde
Petrus bu iyileşmenin kaynağının ne olduğu konusunda emindi.
Elçilerin İşleri 3:14 de bunun kendi gücüyle ya da yeteneğiyle veya ilahiliği ile olmadığını açıkça ifade etti
O elverişliydi. Sadece kendini Tanrı için elverişli kıldı.
Kendimizi diğerleriyle karşılaştırmama konusunda cesaretlendirildik.
Kendimizi başkalarıyla mukayese etmek bilgece değil.
Eğer yaşamımda elverişliliğimde başkalarına göre üstünsem bu bütün diğerlerinin yararınadır.
Mesih’in Beden’i bizim inandığımızda çok daha iyi işler.
Mesih’in Beden’inde daha güçlüyü daha bilgeyi ya da daha ruhani birini görmek her zaman cesaret vericidir. Çünkü bu bizim iyiliğimiz içindir.
Tuesday, December 18, 2007
Monday, December 17, 2007
asla ölmeyeceğiz
İnsan ölmek değil yaşamak ister.
Finlandiya’dan arkadaşımız Hannelle, geçen bahar bizleri ziyaret etti.
Kendisi ebedir. Bizlere prematüre doğan bebeklerin doğdukları andan itibaren verdikleri yaşam mücadelesi ve inanılmaz yaşam tutkuları hakkında anlattı.
Bu küçük mucizeler hayatta kalmak için tüm varlıklarıyla mücadele ederler. Her bir yeni an onlar için mucizedir.
İnsan yaşamındaki en karanlık an “ artık yaşamak istemiyorum” dediği andır.
Bizler ölmek için değil yaşamak için yaratıldık.
Umutsuz yaşamak zordur.
İnsanın umutlarının temeli Tanrı’nın vaatleridedir.
Marta’nın kardeşi Lazar mezardayken, İsa Mesih Martaya şöyle dedi.
“Yaşayan ve bana iman eden asla ölmeyecek. Buna iman ediyor musun?" Yuhanna 11:26
Her durumda bize yaşama gücü veren vaat budur.
Çokları yanlış vaatler sonucu zarara ziyana uğramış durumda.
Dünyanın her yerinde her zaman insanlar birbirlerine ihanet ediyor.
Eğer bir insan yaşamı boyunca insanlara güvenini kaybetmeden yaşayabilirse bu bir mucizedir.
Tanrıya güvenmek tek şansımız.
Tanrıya güvenmekten başka ne şansımız var ki?
Tanrından başka kimin vaatleri ölümden geçerken bizlere yardımcı olabilir?
Zengin olmak mı? Meşhur olmak mı?
Zenginliğin ve Meşhurluğun yeterince kendi problemleri var.
Zamandan sonsuzluğa giderken zenginliğimizde meşhur oluşumuzda bize eskortluk edemeyecek.
Yeryüzünde parayla iyi gözüken bir tabut alabiliriz ama bu tabutu siz orada güle-güle kullanamazsınız. Hiç kimsede kullanamaz.
İsa Mesih Luka 16. bölümde bir başka yaşanmış hikaye anlattı.
Bu dilenci hayatında her şeyi kaybetmişti. O örnek alınacak model bir imanlı değildi. O gerçekten hayatta işe yaramaz biriydi. Yinede onun yüreğinde aynı tanıklık vardı “ asla ölmeyeceğim”
Onun yaşamında her şey ters gitti ama O ölümünden sonra yücelik ve saygınlıkla taçlandırıldı.
İşte biz buyuz.
Ne büyük bir hazine!
Ne büyük bir zafer!
“Tanrı kutsallarına bu sırrın uluslar arasında ne denli yüce ve zengin olduğunu bildirmek istedi. Bu sırrın özü şudur: Mesih içinizdedir. Bu da size yüceliğe kavuşma umudunu veriyor.” Koleseliler 1:27
Mesih içinizdedir. Bu da size yüceliğe kavuşma umudunu veriyor.
Finlandiya’dan arkadaşımız Hannelle, geçen bahar bizleri ziyaret etti.
Kendisi ebedir. Bizlere prematüre doğan bebeklerin doğdukları andan itibaren verdikleri yaşam mücadelesi ve inanılmaz yaşam tutkuları hakkında anlattı.
Bu küçük mucizeler hayatta kalmak için tüm varlıklarıyla mücadele ederler. Her bir yeni an onlar için mucizedir.
İnsan yaşamındaki en karanlık an “ artık yaşamak istemiyorum” dediği andır.
Bizler ölmek için değil yaşamak için yaratıldık.
Umutsuz yaşamak zordur.
İnsanın umutlarının temeli Tanrı’nın vaatleridedir.
Marta’nın kardeşi Lazar mezardayken, İsa Mesih Martaya şöyle dedi.
“Yaşayan ve bana iman eden asla ölmeyecek. Buna iman ediyor musun?" Yuhanna 11:26
Her durumda bize yaşama gücü veren vaat budur.
Çokları yanlış vaatler sonucu zarara ziyana uğramış durumda.
Dünyanın her yerinde her zaman insanlar birbirlerine ihanet ediyor.
Eğer bir insan yaşamı boyunca insanlara güvenini kaybetmeden yaşayabilirse bu bir mucizedir.
Tanrıya güvenmek tek şansımız.
Tanrıya güvenmekten başka ne şansımız var ki?
Tanrından başka kimin vaatleri ölümden geçerken bizlere yardımcı olabilir?
Zengin olmak mı? Meşhur olmak mı?
Zenginliğin ve Meşhurluğun yeterince kendi problemleri var.
Zamandan sonsuzluğa giderken zenginliğimizde meşhur oluşumuzda bize eskortluk edemeyecek.
Yeryüzünde parayla iyi gözüken bir tabut alabiliriz ama bu tabutu siz orada güle-güle kullanamazsınız. Hiç kimsede kullanamaz.
İsa Mesih Luka 16. bölümde bir başka yaşanmış hikaye anlattı.
Bu dilenci hayatında her şeyi kaybetmişti. O örnek alınacak model bir imanlı değildi. O gerçekten hayatta işe yaramaz biriydi. Yinede onun yüreğinde aynı tanıklık vardı “ asla ölmeyeceğim”
Onun yaşamında her şey ters gitti ama O ölümünden sonra yücelik ve saygınlıkla taçlandırıldı.
İşte biz buyuz.
Ne büyük bir hazine!
Ne büyük bir zafer!
“Tanrı kutsallarına bu sırrın uluslar arasında ne denli yüce ve zengin olduğunu bildirmek istedi. Bu sırrın özü şudur: Mesih içinizdedir. Bu da size yüceliğe kavuşma umudunu veriyor.” Koleseliler 1:27
Mesih içinizdedir. Bu da size yüceliğe kavuşma umudunu veriyor.
Sunday, December 16, 2007
Gerçekten insan kararına mı kaldı?
Tanrı gerçekten gezegenimizin geleceğini insan kararına mı bıraktı?
Görünüşte önemli dünya liderlerinin bencilce kendi haklarını
savundukları uluslar arası toplantılardaki panik anlarından hoşlanıyorum.
İnsanların bu tür toplantılarda, suların yükselmesi, küresel ısınma hakkında düşünmeleri ve bir birlerini suçlayarak tartışmalarını tasavvur edebiliyorum.
Küresel ısınma günahın neticesidir. İnsanın doğru yaşama konusunda ki yeteneksizliğinin bir sonucu olarak dünyadaki
en kuvvetli alarm veren yerkabuğundaki ani ve aşırı değişmedir.
Evet, hala insanların akşam yemeği partisinde kiminle yan yana oturacaklarını organize etmeye çalıştıkları yer, aslında su alan bir gemidir.
İsa Mesih inanlıları gezegeni kurtarmayla daha ilgili olmamalı mı?
Matta 28:18–20 de bizlere verilen bu büyük görevle tam olarak ilgili olunduğumuzu düşünüyorum.
O bir küresel görevdir. Matta 28:18–20
İnsan yaşamının sonsuz karaktere sahip olduğu anlayışıyla, bugün insanoğluna harika bir mesajımız var.
Bu yeryüzünde sonsuza dek yaşayacağınızı düşünerek kendinizi aldatmayın.
Kökü çürümeye devam eden bir çiçeği sabitlemeye yoğunlaşmak kesin bir hata olur. Küresel Problemlerin kökü dünya politikasından ve ticaretinden daha derindir. Problem insanların ruhani durumlarıdır.
Ne yazık ki materyalizm ve ateizm sıklıkla sözde Hıristiyan cephesinin arkasına saklanıyor.
Gerçek Hıristiyan mesajında ikiyüzlülük ve bencil yaşama yer yoktur.
Tam tersine Hıristiyan mesajı hata yapanları affetmeye ve hatta buna layık olmayanlar da dâhil olmak üzere yaşamlarımızı insanlar için sermeye yönlendirir.
Biz küresel problemler hakkında tevekkülle pasif değiliz. Biz daha da derine giderek insanın derin ihtiyacına gerçek ihtiyacına dikkat çekmek isteriz. İnsanın Tanrıya olan ihtiyacının farkına varmaksızın bu tür toplantılara ( küresel problemlerin ele alındığı toplantılar) katılanların muhtemelen 50 yıldan daha az bir sürede umutsuz bir sonsuzlukla karışılacaklar.
“Nitekim,"İnsan soyu ota benzer, Bütün yüceliği kır çiçeği gibidir. Ot kurur, çiçek solar, Ama Rab'bin sözü sonsuza dek kalır." İşte size müjdelenmiş olan söz budur.” 1. Petrus 1: 24
“ Geleceğin elinde ne tuttuğunu bilmiyorum fakat geleceğin kimin elinde olduğunu biliyorum”
Görünüşte önemli dünya liderlerinin bencilce kendi haklarını
savundukları uluslar arası toplantılardaki panik anlarından hoşlanıyorum.
İnsanların bu tür toplantılarda, suların yükselmesi, küresel ısınma hakkında düşünmeleri ve bir birlerini suçlayarak tartışmalarını tasavvur edebiliyorum.
Küresel ısınma günahın neticesidir. İnsanın doğru yaşama konusunda ki yeteneksizliğinin bir sonucu olarak dünyadaki
en kuvvetli alarm veren yerkabuğundaki ani ve aşırı değişmedir.
Evet, hala insanların akşam yemeği partisinde kiminle yan yana oturacaklarını organize etmeye çalıştıkları yer, aslında su alan bir gemidir.
İsa Mesih inanlıları gezegeni kurtarmayla daha ilgili olmamalı mı?
Matta 28:18–20 de bizlere verilen bu büyük görevle tam olarak ilgili olunduğumuzu düşünüyorum.
O bir küresel görevdir. Matta 28:18–20
İnsan yaşamının sonsuz karaktere sahip olduğu anlayışıyla, bugün insanoğluna harika bir mesajımız var.
Bu yeryüzünde sonsuza dek yaşayacağınızı düşünerek kendinizi aldatmayın.
Kökü çürümeye devam eden bir çiçeği sabitlemeye yoğunlaşmak kesin bir hata olur. Küresel Problemlerin kökü dünya politikasından ve ticaretinden daha derindir. Problem insanların ruhani durumlarıdır.
Ne yazık ki materyalizm ve ateizm sıklıkla sözde Hıristiyan cephesinin arkasına saklanıyor.
Gerçek Hıristiyan mesajında ikiyüzlülük ve bencil yaşama yer yoktur.
Tam tersine Hıristiyan mesajı hata yapanları affetmeye ve hatta buna layık olmayanlar da dâhil olmak üzere yaşamlarımızı insanlar için sermeye yönlendirir.
Biz küresel problemler hakkında tevekkülle pasif değiliz. Biz daha da derine giderek insanın derin ihtiyacına gerçek ihtiyacına dikkat çekmek isteriz. İnsanın Tanrıya olan ihtiyacının farkına varmaksızın bu tür toplantılara ( küresel problemlerin ele alındığı toplantılar) katılanların muhtemelen 50 yıldan daha az bir sürede umutsuz bir sonsuzlukla karışılacaklar.
“Nitekim,"İnsan soyu ota benzer, Bütün yüceliği kır çiçeği gibidir. Ot kurur, çiçek solar, Ama Rab'bin sözü sonsuza dek kalır." İşte size müjdelenmiş olan söz budur.” 1. Petrus 1: 24
“ Geleceğin elinde ne tuttuğunu bilmiyorum fakat geleceğin kimin elinde olduğunu biliyorum”
Saturday, December 15, 2007
Pastör Bob Loughborough'un en son mektubu.
13 Aralık Perşembe gecesi Sevgili arkadaşımız Pastör Bob Loughborough Rab’e gitti.
Bu Pastör Bob’un son mektubu.
Rusya St-Petersburg’tan selamlar ve sevgiler.
Bir başka yılı daha bitiriyoruz ve 2008 çok yakında.
Bu yıl çok şeyler oldu fakat bu ay en hareketlisiydi. Orta Asya’daki kiliselerimizi ziyaret etmeyi istiyorduk. Ve bunun için dua ediyorduk. Geçen ay ucuz uçak bileti bulduk. Böylelikle Kazakistan Almatı’ya gittik ve Almatı kilisemizle Kasımın 18 inden başlayarak 2 hafta geçirdik.
Almatı’ya gitmeden bir gün önce kendimi çok güçsüz hissediyordum. Evden ayrılamadım. Dua ettik ve ertesi gün Tanrı beni güçlendirdi. Havaalanına giderek uçağa bindik. Uçuş süresi 4 saatti ve uçak Almatı’ya inmeye hazırlanırken kötü hava şartları yüzünden Almatı’ya inmeyerek Almatı’dan bir saat uzaklıkta olan Karaganda’ya yöneldi. Tanrı’ya söyledim ki “zaten zar zor güçlükle Almatı’ya geliyorum şimdi Sen beni Karaganda’ya gönderiyorsun”
Uçağımız Karanganda’ya indi. Almatı’da hava açılana kadar altı saat burada kaldık. Karanganda’dan ayrılmadan biraz önce Tanrı’nın beni oraya niye gönderdiğini anladım. Bir adamla tanıştım. Bu adam Heineken beer Co adlı bir şirketin Almatı yöneticisiydi. Müjdeye açıktı ve sözlerimi dinledi. Ona müjdeyi paylaştım.
Aynı uçağa geri bindik ve saat 19.00 sularında Almatı’ya indik. Pastör Pamir’in yardımcılarından biri olan Sergee Berezhnov bizi karşıladı. Bizi kiliseye götürdü.
Kilise toplantısından 20 dakika önce kiliseye vardık. Kilisenin Pastörü ve çoğunu tanıdığımız insanları bizi karşıladılar. Pastör Pamir benden toplantıda Tanrı’nın Söz’ünü bölüşmemi istedi. Vaaz ettim ve vaazdan sonra soru cevap zamanımız oldu.
Orada ki zamanımda 2. Korintliler 12:7–9 tam olarak yaşadım. Tanrı bana gururlanmayayım diye bedende bir diken ( güçsüzlüğüm ve kalbimin sıkışması) verdi. Pavlus, bundan kurtulmak için Rabbe üç kez yalvardığını yazıyor. Ama Mesih Pavlus’a, "Lütfum sana yeter. Çünkü gücüm, güçsüzlükte tamamlanır" dedi. Pavlus, “Mesih'in gücü içimde bulunsun diye güçsüzlüklerimle sevinerek daha çok övüneceğim” dedi. Bende şimdi yaşamımda tam bu yerdeydim. Ben bunu seviyorum.
Gündüzleri farklı insanlarla buluştuk ve birlikte öğle yemeği yedik. Akşamları Kutsal Kitap okulunda ve Kilise toplantılarında vaaz ettik.
Bütün bu zamanlar boyunca çok güçsüzdüm ve ağrılarım vardı. Fakat sevincime sevinç katılıyordu.
Almatı’da ki 8. günümüzde gece yarısı uyumaya gittiğimizde kalbim sıkışmaya başladı. Eşim Liza bana nitroglycerin tableti verdi. Ağrı geçici bir süre için durdu ve uyudum. Çok kısa bir süre sonra şiddetli ağrıyla sarsılarak uyandım. Artık İsa Mesih’e gitme vaktimin geldiğini düşünüyordum. Aklımdan birçok düşünce geçiyordu. En sonunda eşimi uyandırdım. Ve Ona “artık ölüyorum benim için Mesih’e gitmenin vakti geldi” dedim. Eşime son talimatlarımı yönergelerimi verdim.
“Pastör Pamir’e söyle buradaki insanlar için yaşamını sersin. Pastör Stevensa söyle yaşamını uzun yıllar boyu serdiği ve bu hizmeti kurucusu olduğu için teşekkür et.” Ve birçok diğer şeyler söyledim. Bana bu dünyadaki en iyi eş olduğu için teşekkür ettim.
En sonunda eşime doktor çağırmasını söyledim. Yirmi dakika içinde geldiler. Bana Otuz dakika daha ömrün kaldı diyeceklerini düşünüyordum. Mesih’le buluşmaya hazırdım. Tansiyonumu ölçtüler. Ve elektrokardiyogram çektiler. Hiç beklemediğim ve beni şaşırtan bir sonuç verdiler. Sağlığımın yerinde olduğunu ve yapabilecekleri bir şeyin olmadığını söylediler. Aman Tanrım! Mesih’i görmeye gitmeyecek ve Eşim dul kalmayacaktı
Bu Tanrı’nın bizim yaşamlarımız için planıdır ve ben bunu seviyorum. Kendi doğal gücümü benden aldığı için Tanrı’ya teşekkür ederim. Çünkü ancak şimdi tamamen Tanrıya bağımlı olarak yaşamalıyım. Tanrı’nın insanları harika çünkü bizi seven Harika Tanrı’mız var.
Efesliler 3:20 Tanrı, bizde etkin olan kudretiyle, dilediğimiz ya da düşündüğümüz her şeyden çok daha fazlasını yapabilecek güçtedir.
Dualarınız, sevginiz ve desteğiniz için teşekkür ederim. Sizler harikasınız. Bu Doğuş Bayramı sezonunda sizler için her şeyin en iyisi olması dileklerimizle.
Sevgilerle
Pastör Bob ve Eşi Liza
Bu Pastör Bob’un son mektubu.
Rusya St-Petersburg’tan selamlar ve sevgiler.
Bir başka yılı daha bitiriyoruz ve 2008 çok yakında.
Bu yıl çok şeyler oldu fakat bu ay en hareketlisiydi. Orta Asya’daki kiliselerimizi ziyaret etmeyi istiyorduk. Ve bunun için dua ediyorduk. Geçen ay ucuz uçak bileti bulduk. Böylelikle Kazakistan Almatı’ya gittik ve Almatı kilisemizle Kasımın 18 inden başlayarak 2 hafta geçirdik.
Almatı’ya gitmeden bir gün önce kendimi çok güçsüz hissediyordum. Evden ayrılamadım. Dua ettik ve ertesi gün Tanrı beni güçlendirdi. Havaalanına giderek uçağa bindik. Uçuş süresi 4 saatti ve uçak Almatı’ya inmeye hazırlanırken kötü hava şartları yüzünden Almatı’ya inmeyerek Almatı’dan bir saat uzaklıkta olan Karaganda’ya yöneldi. Tanrı’ya söyledim ki “zaten zar zor güçlükle Almatı’ya geliyorum şimdi Sen beni Karaganda’ya gönderiyorsun”
Uçağımız Karanganda’ya indi. Almatı’da hava açılana kadar altı saat burada kaldık. Karanganda’dan ayrılmadan biraz önce Tanrı’nın beni oraya niye gönderdiğini anladım. Bir adamla tanıştım. Bu adam Heineken beer Co adlı bir şirketin Almatı yöneticisiydi. Müjdeye açıktı ve sözlerimi dinledi. Ona müjdeyi paylaştım.
Aynı uçağa geri bindik ve saat 19.00 sularında Almatı’ya indik. Pastör Pamir’in yardımcılarından biri olan Sergee Berezhnov bizi karşıladı. Bizi kiliseye götürdü.
Kilise toplantısından 20 dakika önce kiliseye vardık. Kilisenin Pastörü ve çoğunu tanıdığımız insanları bizi karşıladılar. Pastör Pamir benden toplantıda Tanrı’nın Söz’ünü bölüşmemi istedi. Vaaz ettim ve vaazdan sonra soru cevap zamanımız oldu.
Orada ki zamanımda 2. Korintliler 12:7–9 tam olarak yaşadım. Tanrı bana gururlanmayayım diye bedende bir diken ( güçsüzlüğüm ve kalbimin sıkışması) verdi. Pavlus, bundan kurtulmak için Rabbe üç kez yalvardığını yazıyor. Ama Mesih Pavlus’a, "Lütfum sana yeter. Çünkü gücüm, güçsüzlükte tamamlanır" dedi. Pavlus, “Mesih'in gücü içimde bulunsun diye güçsüzlüklerimle sevinerek daha çok övüneceğim” dedi. Bende şimdi yaşamımda tam bu yerdeydim. Ben bunu seviyorum.
Gündüzleri farklı insanlarla buluştuk ve birlikte öğle yemeği yedik. Akşamları Kutsal Kitap okulunda ve Kilise toplantılarında vaaz ettik.
Bütün bu zamanlar boyunca çok güçsüzdüm ve ağrılarım vardı. Fakat sevincime sevinç katılıyordu.
Almatı’da ki 8. günümüzde gece yarısı uyumaya gittiğimizde kalbim sıkışmaya başladı. Eşim Liza bana nitroglycerin tableti verdi. Ağrı geçici bir süre için durdu ve uyudum. Çok kısa bir süre sonra şiddetli ağrıyla sarsılarak uyandım. Artık İsa Mesih’e gitme vaktimin geldiğini düşünüyordum. Aklımdan birçok düşünce geçiyordu. En sonunda eşimi uyandırdım. Ve Ona “artık ölüyorum benim için Mesih’e gitmenin vakti geldi” dedim. Eşime son talimatlarımı yönergelerimi verdim.
“Pastör Pamir’e söyle buradaki insanlar için yaşamını sersin. Pastör Stevensa söyle yaşamını uzun yıllar boyu serdiği ve bu hizmeti kurucusu olduğu için teşekkür et.” Ve birçok diğer şeyler söyledim. Bana bu dünyadaki en iyi eş olduğu için teşekkür ettim.
En sonunda eşime doktor çağırmasını söyledim. Yirmi dakika içinde geldiler. Bana Otuz dakika daha ömrün kaldı diyeceklerini düşünüyordum. Mesih’le buluşmaya hazırdım. Tansiyonumu ölçtüler. Ve elektrokardiyogram çektiler. Hiç beklemediğim ve beni şaşırtan bir sonuç verdiler. Sağlığımın yerinde olduğunu ve yapabilecekleri bir şeyin olmadığını söylediler. Aman Tanrım! Mesih’i görmeye gitmeyecek ve Eşim dul kalmayacaktı
Bu Tanrı’nın bizim yaşamlarımız için planıdır ve ben bunu seviyorum. Kendi doğal gücümü benden aldığı için Tanrı’ya teşekkür ederim. Çünkü ancak şimdi tamamen Tanrıya bağımlı olarak yaşamalıyım. Tanrı’nın insanları harika çünkü bizi seven Harika Tanrı’mız var.
Efesliler 3:20 Tanrı, bizde etkin olan kudretiyle, dilediğimiz ya da düşündüğümüz her şeyden çok daha fazlasını yapabilecek güçtedir.
Dualarınız, sevginiz ve desteğiniz için teşekkür ederim. Sizler harikasınız. Bu Doğuş Bayramı sezonunda sizler için her şeyin en iyisi olması dileklerimizle.
Sevgilerle
Pastör Bob ve Eşi Liza
Friday, December 14, 2007
adımlarımıza çıra
“Sözün adımlarım için çıra, Yolum için ışıktır.” Mezmurlar 119:105
Tanrının Sözünün adımlarımıza çıradır düşüncesini seviyorum.
Çoğunlukla biz Tanrı’nın Söz’ünün bilinmeyen geleceğimize ışıldak olmasını istiyoruz.
Fakat Tanrı, çıranın adımlarımız için yeterli olduğunu düşünüyor.
Bizleri adım-adım yönlendiriyor.
“O ayaklarının kaymasına izin vermez, Seni koruyan uyuklamaz.” Mezmurlar 121:3
Tanrı, her bir adımızla ilgilenir.
Yuhanna 13. bölümde dünyanın Işığının öğrencilerinin ayaklarını yıkayışını düşünün.
Şeytan, bu dünyanın gücünü ve zenginliklerini
kendi önünde diz çökmesi karşılığında İsa Mesih’e vereceğini söyledi.
İsa Mesih onun teklifi reddetti ve öğrencileri dışında hiç kimsenin önünde diz çökmedi. Öğrencilerinin ayaklarına Işık oldu.
Havai fişekler güzel ve etkileyicidir. Ama ışıkları çok kısa sürer.
Onlar heyecan ve ilham vericidir fakat adımlarımızı aydınlatmak için yetersiz ve kullanışsızdır. Madenciler zor şartlarda çalışır ve işlerini alınlarına bağlı olan spot ışıkla yaparlar.
Bizde madencilerin alınlarındaki ışık gibi, adımlarımıza ışık olması için her zaman Tanrı Sözüne sımsıkı sarılmalıyız.
Ve hayatımızın her alanına Onu davet etmeliyiz.
“Bir Işık parlar, karanlık gecede
Yürürüm dünyanın Işığı İsa Mesih’le
O ışıktır. Onda yoktur yer karanlığa.
Bir Işık parlar karanlık gecede
Yürüdüğümde Mesih’le.”
Tanrının Sözünün adımlarımıza çıradır düşüncesini seviyorum.
Çoğunlukla biz Tanrı’nın Söz’ünün bilinmeyen geleceğimize ışıldak olmasını istiyoruz.
Fakat Tanrı, çıranın adımlarımız için yeterli olduğunu düşünüyor.
Bizleri adım-adım yönlendiriyor.
“O ayaklarının kaymasına izin vermez, Seni koruyan uyuklamaz.” Mezmurlar 121:3
Tanrı, her bir adımızla ilgilenir.
Yuhanna 13. bölümde dünyanın Işığının öğrencilerinin ayaklarını yıkayışını düşünün.
Şeytan, bu dünyanın gücünü ve zenginliklerini
kendi önünde diz çökmesi karşılığında İsa Mesih’e vereceğini söyledi.
İsa Mesih onun teklifi reddetti ve öğrencileri dışında hiç kimsenin önünde diz çökmedi. Öğrencilerinin ayaklarına Işık oldu.
Havai fişekler güzel ve etkileyicidir. Ama ışıkları çok kısa sürer.
Onlar heyecan ve ilham vericidir fakat adımlarımızı aydınlatmak için yetersiz ve kullanışsızdır. Madenciler zor şartlarda çalışır ve işlerini alınlarına bağlı olan spot ışıkla yaparlar.
Bizde madencilerin alınlarındaki ışık gibi, adımlarımıza ışık olması için her zaman Tanrı Sözüne sımsıkı sarılmalıyız.
Ve hayatımızın her alanına Onu davet etmeliyiz.
“Bir Işık parlar, karanlık gecede
Yürürüm dünyanın Işığı İsa Mesih’le
O ışıktır. Onda yoktur yer karanlığa.
Bir Işık parlar karanlık gecede
Yürüdüğümde Mesih’le.”
Tuesday, December 11, 2007
Daha Büyük Plan
Büyük zaferlerimiz ve bereketlerimiz her zaman bize bir karar kadar yakın değil. Hatta bazen bizden yüzlerce karar uzaklıkta oluyor. Ve onlara ulaşmak için birçok kararlar almamız gerekiyor.
Elçilerin İşleri 10. bölümde Petrus’un kararlar serisini okuduğum zaman çok büyük teşvik alıyorum. Petrus yaşamın bir detayından diğerine giderken en sonunda kendi gibi Tanrı’nın çağırışını takip eden Kornelyus’un evine geliyor.
Tanrının planının milyonlarla insanin yaşamında eş zamanlı olarak işlemesi ve yerine gelmesi hakkında düşünmeyi seviyorum.
Yaşamımızın detaylarında Tanrıya güvenmeyi öğreniyoruz. Ve Tanrı bizi kendi planının içine koyuyor. Ve yaşamın her detayında Tanrı’nın kusursuz olan planına güvenmeyi ve itaat etmeyi bizlere öğretiyor.
Finlandiya’ya giderken hava alanında yolcu bekleme salonunda Kazakistan’dan Medineye haçça gitmekte olan yüze yakın insanla karşılaştım.
Onlara baktığımda Tanrı’nın bana Tanrı’dan korkan fakat Kurtarıcı Tanrı’yı tanımayanlarla bir diğer tanışma imkânı sunduğunu anladım.
Onlardan biriyle konuşmaya başladım. Tanıştığım bu adamın adı Borzhan.
Benim Kilise Önderi olduğumu duyduğu zaman, mesajımla son derece ilgilendi.
Ona Kurtarıcım hakkında ve O’nun yüreğimden korkuyu kaldırıp bana emin kurtuluşu verdiğinden bahsettim.
Borzhan doğruluğa çok aç ve susamıştı. O kadar ilgili dinliyordu ki uçağa biniş zamanı geldiğinde beraber yolculuk ettiği arkadaşı birkaç kere uçağa binmeleri gerektiğini söylemek zorunda kaldı.
Tanrı dualarıma cevap verdi. Lütfen Borzhan için dua edin ki tüm dünyadan hacı arkadaşlarıyla birlikte duygusal teşvik alacakları bu zamanda Kutsal Ruh’un eminleştirmesi onu ve onun durumundaki birçok insanı Mesih ile kişisel paydaşlığa ve ilişkiye getirsin.
Bu bir mucizedir ama bu mucize her bir insana bir karar kadar yakın.
Elçilerin İşleri 10. bölümde Petrus’un kararlar serisini okuduğum zaman çok büyük teşvik alıyorum. Petrus yaşamın bir detayından diğerine giderken en sonunda kendi gibi Tanrı’nın çağırışını takip eden Kornelyus’un evine geliyor.
Tanrının planının milyonlarla insanin yaşamında eş zamanlı olarak işlemesi ve yerine gelmesi hakkında düşünmeyi seviyorum.
Yaşamımızın detaylarında Tanrıya güvenmeyi öğreniyoruz. Ve Tanrı bizi kendi planının içine koyuyor. Ve yaşamın her detayında Tanrı’nın kusursuz olan planına güvenmeyi ve itaat etmeyi bizlere öğretiyor.
Finlandiya’ya giderken hava alanında yolcu bekleme salonunda Kazakistan’dan Medineye haçça gitmekte olan yüze yakın insanla karşılaştım.
Onlara baktığımda Tanrı’nın bana Tanrı’dan korkan fakat Kurtarıcı Tanrı’yı tanımayanlarla bir diğer tanışma imkânı sunduğunu anladım.
Onlardan biriyle konuşmaya başladım. Tanıştığım bu adamın adı Borzhan.
Benim Kilise Önderi olduğumu duyduğu zaman, mesajımla son derece ilgilendi.
Ona Kurtarıcım hakkında ve O’nun yüreğimden korkuyu kaldırıp bana emin kurtuluşu verdiğinden bahsettim.
Borzhan doğruluğa çok aç ve susamıştı. O kadar ilgili dinliyordu ki uçağa biniş zamanı geldiğinde beraber yolculuk ettiği arkadaşı birkaç kere uçağa binmeleri gerektiğini söylemek zorunda kaldı.
Tanrı dualarıma cevap verdi. Lütfen Borzhan için dua edin ki tüm dünyadan hacı arkadaşlarıyla birlikte duygusal teşvik alacakları bu zamanda Kutsal Ruh’un eminleştirmesi onu ve onun durumundaki birçok insanı Mesih ile kişisel paydaşlığa ve ilişkiye getirsin.
Bu bir mucizedir ama bu mucize her bir insana bir karar kadar yakın.
Wednesday, December 5, 2007
Kutsal Ruh Yönlendirir
Kutsal Ruh ile olan ilişkimiz çok ilginçtir. O bizim bu dünyadaki tanıklığımızın gücünü belirler. Biz O’nu etkileyebiliriz fakat değiştiremeyiz.
O, Tanrıdır. Değişmeyendir. Ona verebileceğimiz yeni bir bilgi yok.
Her şeyi bilendir. Biz Onun ile razı oluruz ya da olmayız. Kutsal Ruh bir etki veya yansıma değildir. O sadece bir ilahiyat kavramından ibaret değildir.
Kutsal Ruh şahsiyettir.
Hiçbir imanlı diğerinden daha az veya çok Kutsal Ruh’a sahip değildir.
Eğer bazı imanlılar Kutsal Ruh’un tanıklığına daha fazla sahiplerse, bu kendilerinde değil Ruhta ve Gerçekte yaşamalarından dolayıdır.
Watchman Nee bir sözünde diyor ki “Bize daha büyük güç değil daha derin ölüm gerek.”
Eğer yaşamlarımızda Tanrı’nın sözünü alçaltırsak Kutsal Ruh’u kederlendirmiş oluruz.
“Tanrı'nın Kutsal Ruhu'nu kederlendirmeyin. Kurtuluş günü için o Ruh'la mühürlendiniz.” Efesliler 4:30
Eğer hizmetimizde Tanrının çağırışını reddedersek Kutsal Ruh’u söndürmüş oluruz
“Ruh'u söndürmeyin.” 1. Selanikliler 5:19
Eğer Ruh’ta yürürsek er ya da geç bu bizi ruhani paydaşlığa ve Tanrı Sözünün onurlandırıldığı yerel bir kilisenin parçası olmaya yönlendirecektir.
“Şunu demek istiyorum: Kutsal Ruh'un yönetiminde yaşayın. O zaman benliğin tutkularını asla yerine getirmezsiniz.” Galatyalılar 5:16
Bireysel olarak her bir imanlıya Kutsal Ruh’un ihsan ettiği tüm ruhani hediyeler, yerel kilisenin inşası için kullanılmak üzere verilmiştir. İmanlı sadece ruhani hediyelerinin ne olduğunun farkına varmalıdır.
Şeytanın bir numaralı stratejisi inanlıyı yerel olan paydaşlığından ayırmaktır. Çünkü o ister ki inanlı Ruhta ve Gerçekte değil kendi benliğinde yürüsün.
Kutsal Ruh bizi sadık olarak yerel kiliseye yönlendirmektedir.
O, Tanrıdır. Değişmeyendir. Ona verebileceğimiz yeni bir bilgi yok.
Her şeyi bilendir. Biz Onun ile razı oluruz ya da olmayız. Kutsal Ruh bir etki veya yansıma değildir. O sadece bir ilahiyat kavramından ibaret değildir.
Kutsal Ruh şahsiyettir.
Hiçbir imanlı diğerinden daha az veya çok Kutsal Ruh’a sahip değildir.
Eğer bazı imanlılar Kutsal Ruh’un tanıklığına daha fazla sahiplerse, bu kendilerinde değil Ruhta ve Gerçekte yaşamalarından dolayıdır.
Watchman Nee bir sözünde diyor ki “Bize daha büyük güç değil daha derin ölüm gerek.”
Eğer yaşamlarımızda Tanrı’nın sözünü alçaltırsak Kutsal Ruh’u kederlendirmiş oluruz.
“Tanrı'nın Kutsal Ruhu'nu kederlendirmeyin. Kurtuluş günü için o Ruh'la mühürlendiniz.” Efesliler 4:30
Eğer hizmetimizde Tanrının çağırışını reddedersek Kutsal Ruh’u söndürmüş oluruz
“Ruh'u söndürmeyin.” 1. Selanikliler 5:19
Eğer Ruh’ta yürürsek er ya da geç bu bizi ruhani paydaşlığa ve Tanrı Sözünün onurlandırıldığı yerel bir kilisenin parçası olmaya yönlendirecektir.
“Şunu demek istiyorum: Kutsal Ruh'un yönetiminde yaşayın. O zaman benliğin tutkularını asla yerine getirmezsiniz.” Galatyalılar 5:16
Bireysel olarak her bir imanlıya Kutsal Ruh’un ihsan ettiği tüm ruhani hediyeler, yerel kilisenin inşası için kullanılmak üzere verilmiştir. İmanlı sadece ruhani hediyelerinin ne olduğunun farkına varmalıdır.
Şeytanın bir numaralı stratejisi inanlıyı yerel olan paydaşlığından ayırmaktır. Çünkü o ister ki inanlı Ruhta ve Gerçekte değil kendi benliğinde yürüsün.
Kutsal Ruh bizi sadık olarak yerel kiliseye yönlendirmektedir.
Tuesday, December 4, 2007
Küçük Kuzu
Davut, Mezmurlar 31:12 de “ Kırılmış bir çömleğe döndüm. ” diyor.
O aldanmıştı. Hata yaptı ve tövbe etti. Şimdi, Tanrı ile doğruydu. Ve kendini hiçbir işe yaramayan kırılmış çömlek gibi hissediyordu.
Tanrının Sözüne baktığımızda anlıyoruz ki, Tanrı insanı kırar. Öldürende yaşatanda O’dur.
Yasanın Tekrarı 32:39 de “ Öldüren de, yaşatan da, Yaralayan da, iyileştiren de benim” diyor Rab.
Küçük yaramaz, sevimli bir kuzunun çobanının omuzları üzerindeki görünümü pekte romantik olmasa gerek.
Bu küçük yaramaz sevimli kuzunun çabanın omuzlarında olmasının sebebi, sevimli olması değil büyük ihtimalle isyankâr davranışlarıdır.
Bu yaramaz sevimli kuzunun sürekli kaçışından dolayı Çobanın artık bu kuzunun minik ayağını biraz ezmekten başka seçeneği kalmaz. Bu küçük cezalandırmada, kuzunun ayağı iyileşene kadar Çoban onu omzunda taşır.
Davut için bu çok tanıdık yer ve durumdu.
Davut, Mezmurlar 51:8 de kemiklerini Tanrının ezişinden bahsediyor.
Çobanın omuzlarında olmak ne demek biliyor musunuz? Çobanın ağzından çıkan her bir sözü duymak ve hatta sürüsüyle ilgilenirken onun yüreğinin atışlarını duymak demektir.
Bu dünyada Çobanlar narin yapılı mankenler gibi değil, kendisine güvenenler için yaşamlarını seren ve sıkı çalışan güçlü centilmenlerdir.
“RAB çobanımdır, Eksiğim olmaz.
Beni yemyeşil çayırlarda yatırır, Sakin suların kıyısına götürür.
İçimi tazeler, Adı uğruna bana doğru yollarda öncülük eder.” Mermurlar 23:1-3
O aldanmıştı. Hata yaptı ve tövbe etti. Şimdi, Tanrı ile doğruydu. Ve kendini hiçbir işe yaramayan kırılmış çömlek gibi hissediyordu.
Tanrının Sözüne baktığımızda anlıyoruz ki, Tanrı insanı kırar. Öldürende yaşatanda O’dur.
Yasanın Tekrarı 32:39 de “ Öldüren de, yaşatan da, Yaralayan da, iyileştiren de benim” diyor Rab.
Küçük yaramaz, sevimli bir kuzunun çobanının omuzları üzerindeki görünümü pekte romantik olmasa gerek.
Bu küçük yaramaz sevimli kuzunun çabanın omuzlarında olmasının sebebi, sevimli olması değil büyük ihtimalle isyankâr davranışlarıdır.
Bu yaramaz sevimli kuzunun sürekli kaçışından dolayı Çobanın artık bu kuzunun minik ayağını biraz ezmekten başka seçeneği kalmaz. Bu küçük cezalandırmada, kuzunun ayağı iyileşene kadar Çoban onu omzunda taşır.
Davut için bu çok tanıdık yer ve durumdu.
Davut, Mezmurlar 51:8 de kemiklerini Tanrının ezişinden bahsediyor.
Çobanın omuzlarında olmak ne demek biliyor musunuz? Çobanın ağzından çıkan her bir sözü duymak ve hatta sürüsüyle ilgilenirken onun yüreğinin atışlarını duymak demektir.
Bu dünyada Çobanlar narin yapılı mankenler gibi değil, kendisine güvenenler için yaşamlarını seren ve sıkı çalışan güçlü centilmenlerdir.
“RAB çobanımdır, Eksiğim olmaz.
Beni yemyeşil çayırlarda yatırır, Sakin suların kıyısına götürür.
İçimi tazeler, Adı uğruna bana doğru yollarda öncülük eder.” Mermurlar 23:1-3
Monday, December 3, 2007
Göksel değerleri düşünün
Eğer göksel değerlere odaklanırsak bu dünyadaki hiçbir şey bizim cesaretimizi, teşvikimizi kıramaz.
“Yeryüzündeki değil, gökteki değerleri düşünün” 1.Koleseliler 3:2
Bu ayetteki "düşünün" sözü sadece olarak bir düşünceden çok daha fazla anlam içeriyor.
O, bütün varlığımızı içeriyor. Göksel değerlerin, eğilimlerimizi ve irademizi yönlendirmesine izin vermekle teşvik ediliyoruz.
Dünyevi olarak iyi olmak için ihtiyacımız olan şeylerden biride göksel değerler hakkında düşünür olmak. Cennet bizim için sadece bir alternatif değildir. Cennet insanın yaşam gayesi için en makul hedeftir.
John Lennon, kendi isyanında, cennetin olmadığını düşünmeleri için insanları teşvik etti. Ne işe yaramaz bir felsefe! Bu, ileri teknoloji mühendisinin, amip (tek hücreli bir canlı) gibi davranmasına benzer.
Aşırı ruhaniliğin gerçek ruhanilikle hiçbir alakası yok. Aşırı ruhani insan Tanrı’nın standartlarını kendi çabalarıyla yakalamaya çalışır. Bunu yaparken ulaşabileceği her başarı onu kendini beğenmişliğe, başkalarıyla kendini kıyaslamaya ve yargılayan bir ruha sahip olmaya iter.
Göksel düşüncelere sahip kişi, kendi durumu ve çevresi ile haddinden fazla meşgul olamaz. O daha iyi bilir. Göksel düşüncelere sahip insan, yaşamındaki önceliklerin neler olduğuna, kendi canının psikolojik taleplerinin belirlemesine izin vermez. O daha büyük değerleri görmüş durumdadır. Göksel değerlere bağlantısı, yeryüzündeki yaşamını heyecanlı kılar.
Tanrıya şükürler olsun ki bugün kiliselerde hala göksel değerler hakkında konuşuluyor.
İnsan Cennetin varlığına inancını kaybettiği an, ümidiyle birlikte her şeyini kaybeder.
“Yeryüzündeki değil, gökteki değerleri düşünün” 1.Koleseliler 3:2
Bu ayetteki "düşünün" sözü sadece olarak bir düşünceden çok daha fazla anlam içeriyor.
O, bütün varlığımızı içeriyor. Göksel değerlerin, eğilimlerimizi ve irademizi yönlendirmesine izin vermekle teşvik ediliyoruz.
Dünyevi olarak iyi olmak için ihtiyacımız olan şeylerden biride göksel değerler hakkında düşünür olmak. Cennet bizim için sadece bir alternatif değildir. Cennet insanın yaşam gayesi için en makul hedeftir.
John Lennon, kendi isyanında, cennetin olmadığını düşünmeleri için insanları teşvik etti. Ne işe yaramaz bir felsefe! Bu, ileri teknoloji mühendisinin, amip (tek hücreli bir canlı) gibi davranmasına benzer.
Aşırı ruhaniliğin gerçek ruhanilikle hiçbir alakası yok. Aşırı ruhani insan Tanrı’nın standartlarını kendi çabalarıyla yakalamaya çalışır. Bunu yaparken ulaşabileceği her başarı onu kendini beğenmişliğe, başkalarıyla kendini kıyaslamaya ve yargılayan bir ruha sahip olmaya iter.
Göksel düşüncelere sahip kişi, kendi durumu ve çevresi ile haddinden fazla meşgul olamaz. O daha iyi bilir. Göksel düşüncelere sahip insan, yaşamındaki önceliklerin neler olduğuna, kendi canının psikolojik taleplerinin belirlemesine izin vermez. O daha büyük değerleri görmüş durumdadır. Göksel değerlere bağlantısı, yeryüzündeki yaşamını heyecanlı kılar.
Tanrıya şükürler olsun ki bugün kiliselerde hala göksel değerler hakkında konuşuluyor.
İnsan Cennetin varlığına inancını kaybettiği an, ümidiyle birlikte her şeyini kaybeder.
Subscribe to:
Posts (Atom)